1. Haberler
  2. Eğitim
  3. YKS tercih süreci başladı: Bilinçli karar, iyi bir gelecek demektir

YKS tercih süreci başladı: Bilinçli karar, iyi bir gelecek demektir

featured
yks-tercih-sureci-basladi-bilincli-karar-iyi-bir-gelecek-demektir.jpg
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tercih süreci öğrencilerin yalnızca akademik geleceğini değil, aynı zamanda yaşam biçimini ve kariyer yönünü de şekillendiriyor.  Bu yıl YKS’de ilk 10 derecede 5 derecesi bulunan Final Eğitim Kurumları tercih yaparken göz önünde bulundurulması gereken kritik başlıklara dikkat çekti.  

Final Eğitim Kurumları Rehberlik Koordinatörü Bora Serhat Çelik, tercih sürecinde sadece puan değil, öğrencinin ilgi alanları, kariyer hedefleri ve yaşam beklentilerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Çelik, başarı sıralamasının puandan daha güvenilir bir gösterge olduğunu, mesleki yönelimin mutlaka dikkate alınması gerektiğini ve üniversitenin sosyal olanaklarının da seçim sürecine dâhil edilmesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca iki yıllık programların göz ardı edilmemesi, bilgi kirliliğine karşı dikkatli olunması ve öğrenci ile veli beklentilerinin çatışmaması için tercih sürecinde karşılıklı anlayışın esas alınması gerektiğinin altını çiziyor.

“Öğrenci tercihlerine “Ben kim olmak istiyorum?” sorusuyla başlamalı” 

Tercihlerin gelecek planlarıyla örtüşmesinin elzem olduğuna vurgu yapan Final Eğitim Kurumları Rehberlik Koordinatörü Bora Serhat Çelik“Yükseköğretim yalnızca bir eğitim süresi değil; gelecekte hangi alanda çalışacağınızı, nasıl bir yaşam tarzı sürdüreceğinizi ve hangi becerilerle topluma katkı sunacağınızı da belirler. Bu nedenle tercih sürecine sadece “hangi üniversite daha prestijli?” sorusuyla değil, “ben kim olmak istiyorum?” sorusuyla başlamak gerekir. Uygun olmayan bir bölümde okumak, profesyonel hayat boyunca gerekecek olan heyecanın yitirilmesine neden olabilir. Kısacası, bu tercih dönemi yalnızca bir “okul seçimi” olarak değil, kariyer olasılıklarına açılan kapıyı seçmek olarak görülmelidir” ifadelerine yer verdi.  

“Puana değil başarı sıralamasına göre tercih yapılmalı” 

Puanın değişken olduğunu ve YKS tercihinde bir sıralamanın dikkate alınması gerektiğini belirten Bora Serhat Çelik, “Örneğin tercih ekranlarında 2023’te 472 puanla, 2024’te ise 440 puanla öğrenci almış bir üniversite görülür. Oysa 2023’te de 2024’te de bu bölüme 38 binli başarı sıralamasındaki öğrenciler giriş yapmıştır. Elbette geçtiğimiz yılın sıralamaları ile bu yıl tercihlerden sonra oluşacak sıralama aynı olmayacaktır. Ancak tercih listesini oluştururken güvenebileceğimiz, bize öngörü sunan en tutarlı veri bu sıralamamalardır. Adaylar biliyordur ama bu satırları okuyacak velileri de bilmeli. Son 4 yılın yerleştirme sonuçları Yüksek Öğretim Kurumu’nun YÖK Atlas isimli veri tabanında yayınlanıyor. Hangi üniversitenin, hangi bölümünün hangi sıralamayla kontenjanlarını doldurduğu bu ekranlarda görülüyor. Öğrenciler asla ‘Sıralamam yetmiyor ama puanım yetiyor’ diye düşünüp, puana göre liste yapılmamalı. Biliyoruz gençler ve aileleri böyle stresli durumlarda duygularla ‘belki olur’ diyerek düşünüyor. Fakat isabetli karar vermeyi sağlayan en doğru veri ‘başarı sıralaması’dır” sözlerini kullandı. 

“Tercih listesindeki her bölüm, aday kazandığında gitmeye hazır olduğu bir seçenek olmalıdır”  

Tercih döneminde varsayımlarla hareket edilmemesi gerektiğini belirten Çelik, “Nasıl olsa gelmez” diye listeye alınan programlar, çoğu zaman gelir ve ciddi bir pişmanlığa yol açar. Tercih listesindeki her bölüm, adayın kazandığında gitmeye hazır olduğu bir seçenek olmalıdır’’ uyarısında bulundu. Tercih listesinin istek sıralaması olması gerektiğinin altını çizerek “Örneğin adayın sıralaması 45 bin, istediği bölüm ise geçtiğimiz yıl 47 binle almış. Aday “Evet ben bu bölümü istiyordum ama benim sıralamam daha iyi. Bu 47 binlik bölümü yazmayayım, geçen yıl 44 binle, 45 binle alan yeri üste yazayım” diyerek liste oluşturulmamalı. ‘Puana yazık olmasın’ diye düşünmek hatadır. Listenin en başından sonuna kadar bir istek sıralaması oluşturulmalıdır. Liste tamamlandığında ‘’Hem isteklerime uygun hem sıralama bilgisine uygun bir liste oldu. Bu liste benim okumak isteyeceğim bölümlerden oluşuyor” diyebilmelidir’’ diye konuştu. 

“Tercih listenizi geniş bir yelpazede ve stratejik oluşturun”

Geçen yıla kıyasla bu yıl sıralamaların nasıl değişeceğini belirleyecek temel unsurların, kontenjan farklılıkları ve öğrencilerin tercih eğilimleri olduğunu vurgulayan Bora Serhat Çelik, bölüm sıralamalarındaki değişim ihtimali hakkında şunları söyledi: “Kontenjanlar geçen yıla göre arttı mı, azaldı mı? Bu veri, sıralamalarda ne yönde oynama olabileceği hakkında ipucu verebilir. Ayrıca bölümlerin gelecekteki meslek karşılığı ve popülerliği de tercih eğilimlerini etkileyebilir. Ancak tüm bunlar yalnızca tahmindir. Adaylara verilen 24 tercih hakkı, sadece boşluk doldurmak için değil; stratejik bir planla kullanılmalı. İlk sıralar hayalinizdeki bölümler olabilir, orta sıralar sıralamanıza yakın bölümlerle dengelenmeli, son sıralarda ise yerleşme ihtimali yüksek ama hâlâ istekli olduğunuz bölümler yer almalı. Unutmayın, ÖSYM yerleştirme işleminde tercihin kaçıncı sırada olduğuna değil, başarı sırasına bakar. Aynı bölümü 1. sıraya yazan bir adaydan sadece 0.001 puan fazla alan başka bir aday, o bölüme 24. sıradan da yerleşebilir.”

“Üniversite sadece akademik değil, aynı zamanda sosyal bir deneyimdir” 

Sadece sayılar değil üniversitenin imkanları da göz önünde bulundurulmalı diyen Final Eğitim Kurumları Rehberlik Koordinatörü Çelik şunları söyledi: “Sıralama, kontenjan gibi teknik veriler kadar, bölümün içeriği, ders yapısı, mezuniyet sonrası unvanlar ve istihdam imkânlarına dikkat edilmeli. Üniversitenin sosyal imkânları, öğrenci kulüpleri, iş dünyasıyla projeleri araştırılmalıdır. Bu noktada, Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması da karar verme sürecinde yararlanılabilecek bir kaynak olacaktır. Sırf ‘yüksek sıralamayla alıyor’ diye bir bölüme yönelmek, uzun vadede mutsuzluğun kapısını aralayabilir. Ulaşım, barınma da tercihler yapılırken göz önünde bulundurulmalı. Üniversite sadece akademik değil, aynı zamanda sosyal bir deneyimdir.” 

 “İki yıllık – dört yıllık ayrımı yapılmadan hedeflere odaklanılmalı” 

Öncelikli olanın tercihin adayın kariyer hedefine hizmet etmesi olduğunu vurgulayan Bora Serhat Çelik, “Üniversite denince akla genellikle 4 yıllık programlar geldiğinden, 2 yıllık programlara karşı yaygın bir ön yargı olduğunu görüyoruz. Adayların, programın kaç yıl olduğuna takılmak yerine, ne yapmak istediklerine ve bu hedefe hangi program türüyle ulaşacaklarına odaklanmaları daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Bazı 2 yıllık programlar, bazı 4 yıllık programlardan daha doyumlu bir kariyer ve yaşam standardı sunabilir” dedi.   

“Ek yerleştirme, genel yerleştirme gibi geniş imkanlar sunmaz, bu sürece bel bağlanmamalı” 

İlk tercih dönemi dışındaki seçeneklere çabuk yönelmenin hatalı olacağını belirten Çelik, “Üniversite tercihi yaparken, adayların en sık yaptığı hatalardan biri ek yerleştirme sürecine bel bağlamak. Ek yerleştirme, genel yerleştirme gibi geniş imkanlar sunmadığı için, bu sürece güvenerek yüksek puanlı yerleri tercih etmek risklidir. Unutmayın ki, ek yerleştirmede kontenjanlar sınırlıdır ve sizinle aynı programı tercih eden daha başarılı adaylar olabilir. Bir diğer sık yapılan hata ise, mezuna kalma kararını hemen vermektir. Bu kararı almadan önce, yeni süreçte neler yapabileceğiniz ve her yıl sınav koşullarının değişebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Son olarak, yatay veya dikey geçişlerle istediğiniz programa ulaşma fikri cazip gelse de bu yolun riskli ve meşakkatli olduğunu bilinmelidir” ifadelerini kullandı.  

“Karşılıklı anlayış ile çatışmaların önüne geçilmeli” 

Tercih sürecinde dikkat edilmesi gereken davranışlara dair de konuşan Bora Serhat Çelik, “Üniversite tercihi yapılırken yalnızca sınav sonucu ve başarı sırası değil; öğrencinin kişisel özellikleri, ilgi alanları ve yaşam beklentileri de dikkate alınmalıdır. Bu süreçte bazen öğrencinin gelecek hayali ile ailenin hayali örtüşmeyebilir. Bu da karar sürecinde çatışmalar, baskılar ve kırgınlıklar yaşanmasına neden olabilir. Oysa aileler unutmamalı; artık çocuk değil, bir genç yetişkinle karşı karşıyalar. Öte yandan, üniversiteye geçiş süreci, bireyselleşmenin ve sorumluluk almanın da başlangıcıdır. Karşılıklı sağduyu ve anlayışla bu süreçte çatışmanın önüne geçilmelidir” dedi. 

“Bilgi kirliliğine karşı dikkatli olunmalı” 

Ayrıca bu süreçte karşılaşılan bilgi kirliliğine karşı da dikkatli olunması gerektiğine işaret eden Çelik, “Tercih robotları, sosyal medya yorumları, forumlar ya da kulaktan dolma bilgiler yerine; rehber öğretmenlere, kariyer danışmanlarına danışmak en güvenli yoldur. Çünkü tercih süreci sadece bilgi değil, bilgiyi doğru okuma, değerlendirme ve uygulama becerisi ister. Medya okuryazarlığı, eleştirel düşünme ve dijital farkındalık da bu dönemde büyük önem kazanır’’ diye vurguladı.  

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
YKS tercih süreci başladı: Bilinçli karar, iyi bir gelecek demektir

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberance ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin